20 Temmuz 2023 Perşembe

SORULAR...

Bilgiye ulaşmaya istekli, demokrat, laik, düşünceye açık, sosyal, mutlu ve huzurlu bir toplumda yaşamak isteyen ama yaşayamayan sade bir vatandaş olarak kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Aklın, bilimin, sanatın ve ahlakın yaşam biçimlerine ve kültüre niçin nüfuz etmediğini sorgulayıp duruyor musunuz?

Yalanların gerçek gibi sunulması sizi ürkütüyor mu?

Düşüncesizliğin ve bencilliğin insana ait genel bir karakter olduğuna mı ikna oldunuz?

Bulunduğunuz toplum ilerlememeyi kural edinmişse, siz kural dışı mısınız?

Ruhunuzda giderek büyüyen bir tahribat olduğunu ve bunun giderilip giderilemeyeceğinin karmaşasını yaşamakta mısınız?

İçinizdeki umut kırıntıları, derin umutsuzlukla baş etmeye yetebiliyor mu?

Bencil, kendini önemseyen, dünyayı tanımayan, kendi düşüncelerine hayran ve biricik olduğunu düşünen ve bunu da kaba kuvvetle anlatmaya hazır yığınlar arasında boğulmakta mısınız?

İnsanın sosyal bir hayvan olduğu görüşüne katılır mısınız? Yoksa bunun kimilerine iltifat bile olacağını düşünenlerden misiniz?

Şiddet, yok etme, istila, savaş olgularının insanlığa has bir karakter mi yoksa insanlığa ihanet olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Karmaşık evrimsel, biyolojik, mucizevî, yaşam sisteminin nasıl böylesi aptal, tutarsız, vahşi, kibirli davranışlar sergileyen canlılar üretebildiğinin hayretini yaşıyor musunuz?

Yaşam ve yeryüzü sisteminin özellikle son yüz yıllık teknolojinin kurbanı olduğunu gözlemek kafanızda çelişkiler yaratıyor mu?

Bireylerin hayatı iyileştirmek, güzelleştirmek ve insanlığı geliştirmek adına yapabileceği şeylerin yüzde kaçını başarabildiğini düşünüyorsunuz?

Bir kitlenin inandıklarının dışındaki gerçekleri söylemek, vurgulamak, önemsemek, ideal edinmek suç olarak görülüyorsa siz de bir suçlu musunuz?

Yalanların gerçeğe dönüştüğü ve yalanın yalan olduğunu fark edemeyecek kadar tek boyutlu ve gerçeklere ilgisiz yapay bir dünya da yaşadığını anlayamayan kitleye saygı duyar mısınız?

Lafta kalan ve gerçekleşmeyen genel ve geniş anlamda barışın nasıl gerçekleşebileceği konusunda bir fikriniz var mı?

Nesiller kültürel ve sosyal içeriklerini bir sonraki nesle aktarırken aklı ve mantığı ön planda tutmuyorsa nasıl bir toplum oluşacağının resmini çizebilir misiniz?

Ahlak kavramlarının dinlerden çok daha önce oluşmuş kavramlar olduğunu, ama dinlerin ahlak alanına hâkim olmasını nasıl açıklarsınız?

Haksız, hukuksuz bir devlet ve sosyal düzeninde yaşamaya mecbur bırakılmak içinizi kemiriyor mu?

Yaşantınızda neleri erteliyor, neleri köreltiyor, neleri aşındırıyor, nelere isyan ediyor, nelerden nefret ediyor ve bütün bunların muhasebesini yapabiliyor musunuz?

Şu anda gördüklerinizin, yaşadıklarınızın hem kişiliğinizi, hem sağlığınızı, hem insanlığı zedelediğini düşünüyor musunuz?

Karşınızda her şeyi ile normal görünen insanların aslında bencil, tutarsız, cahil, düzeysiz olduğunu bilmek kahrolası bir duygu mu?

Sizi hayattan soğutan olgularla nasıl başa çıkıyorsunuz?

Gerçekten ilgilenmek istediğiniz şeylerle ilgilenemediğinizi fark ettiniz mi? Bundan dolayı anlamsızlığa düştünüz mü?

Kirlenmişliğe, ihtirasa, dengesizliğe yenik düştüğünüzü hissetmenize rağmen sizin gibi insanların bulunduğunu umut edip ama böylesi insanları yakınınızda bulmakta güçlük mü çekiyorsunuz?

Hem kör, hem kibirli insanlar her yerdeler mi? Bu gibilerin nasıl iltifat gördükleri, yandaş buldukları, birbirlerini nasıl ağırladıkları sizi şaşırtıyor mu?

Hepimiz yaşarken yeryüzünü kirletiriz ama birilerinin onu yaşanmaz ve artık mahvolma noktasına getirirken ve bu durumun doğayla birlikte hepimizi etkilediğinin farkındayken çoğunluğun bunu hiç umursamamasını nasıl karşılıyorsunuz?

Gördüğünüz, tanık olduğunuz haksızlıkların siz de yarattığı öfke ve huzursuzluğu içinize atarak mı savuşturuyorsunuz?

İnsanın insanlığını neyle, nasıl ölçeriz? Böyle bir ölçüm cihazı tasarımını hayal ettiniz mi?

Ufkunuz geniş mi, ne görüyorsunuz?

İnsan iç görüsünü kaybetmiş midir?

İnsanın başkalarını etkileyen eylem ve davranışlarının belirli kurallara uymaları gerekmez mi? Davranışların etkilerini ve sonucunu kavramak nasıl bir insan olmayı gerektirir?

İnsanların dünyayı kendileri gibi zannettiğini biliyor musunuz? Kendi sınırlarının dünyanın sınırları olduğunu zannettiklerini de biliyor musunuz?

Siz başkalarını dinlerken başkalarının sizi dinlemediğine, umursamadığını kaç kez tanık oldunuz?

Kendinizi rol yapmakta zorlanan, kendi gibi olduğunda, rol yapanlar arasında mutsuzluğa ve bezginliğe düşmüş birisi olarak tanımlar mısınız?

Siz kendiniz misiniz?

İnsanın insanlığa yaptığı en büyük iyilik nedir? İnsanın insanlığa yaptığı en büyük kötülük nedir?

Hiç içinizdeki ‘ben’i aradınız mı? İçinizdeki ‘ben’i bulabileceğine inananlardan mısınız? İnsanların bir türlü arayıp da bulamadığı bu sonuçsuz arayışın bir gün kendinizde gerçekleşeceğini umut ediyor musunuz?

İnsanın kendini tanımlayabilmesi için kendisi olmaması gerekmez mi? Üstelik de her an değişebilirlik karşısında “kendi olmak” saf bir mistisizm değil midir?

İnsanın kendini bulması ne demektir? Kendi hakkında düşünmemesi midir? Kendisi hakkında düşünmemek huzuru sağlar mı?

İnsanın kendini bulması delilik midir?

Siz çevrenizdeki her bir kimseye göre farklı biri değil misiniz? Siz onların toplamı olduğunuzun farkında mısınız?

“Ben bu yazıyı sonuna kadar okudum da ne oldu?” diye içinizden geçirmediyseniz bu yazının amacına ulaşmış olduğunu fark edebildiniz mi?

Akil Alparslan

14 Eylül 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  BLOG İÇERİĞİ / LIST OF CONTENTS YAZILAR / ARTICLES -UZAKTAN (Deneme) -YAPAY ZEKÂ, PHOTOSHOP, MS WORD… (Makale) -SORULAR (Makale)   - K...