Kayıtlar

Ocak 21, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
           SUSAMAK 14:42 Cebimdeki son kuruşa mal olsa da sonunda istediğim şeye sahip olmuştum. Saatçiden çıkarken koluma saat değil de kanat takmış gibiydim. Havanın dayanılmaz sıcaklığı bile kendisimi harika hissetmeme engel olamazdı. Otobüs durağında ceplerimi yoklarken elime dolanan bir bilet ile işe yaramayacak birkaç bozukluğun sesi bile bana eğlenceli gelmişti. Neyse ki uzun bir yolculuk olsa da eve tek biletle gitme şansına sahiptim. Otobüse adımımı attığımda sanki biraz da susamış gibiydim. Belediye otobüslerine kalabalık olmayan bu saatlerde binmek ne kadar keyifliydi; koltukların yarıya yakını boştu. En arka sıraya geçerek oturdum. Dizlerimin üzerindeki kitapları kaymaması için dirseklerimle bastırırken bir yandan da saatimin kitapçığını inceliyordum; bilmediğim yeni fonksiyonlarını keşfetme fırsatını buldum. Bu saate sahip olma isteğinin hayatımın son zamanlardaki en sıra dışı kararı olduğunu düşünüyordum. Öğrenci harçlığıyla azar azar para...
GÜVENLİK DUVARI  (ÖYKÜ/BİLİM-KURGU) Bir sivrisinek, mışıl mışıl uyuyan Bay Tar’ın ensesine kondu. İğnesini özenle ve rahatsızlık vermeden en derine batırıp gövdesini kan ile doldurdu. İşi bitince de geldiği gibi sessizce odanın bir köşesinde duran minik ışıkların yandığı cihaza doğru uçtu. Cam gibi parlak yüzeye konup, ortasından bulunan işaretli noktaya emdiği bütün kanı boşalttı. Cihaz mikro motorlarını ve işlemcilerini kanın akışıyla birlikte harekete geçirdi. Bay Tar'ın kan tahlili yapılıyordu. Sivrisinek havalanarak cihazın kenarındaki özel bölmeye girdi ve kendini park etti. Bu kez yanındaki bölmenin kapağı açıldı ve pembe renkli bir sivrisinek Bay Tar’ın karısına doğru aynı işlemleri yapmak üzere uçuşa geçti. Sabah saat altı buçukta bu kez 'Zinde Uyandırma Servisi' robot sivrisinekleri harekete geçti; her ikisini de alınlarının ortasından zerk ettiği özel zindelik sıvısıyla uyandırdı. Bay Tar, "Günaydın" dedi karısına gülümseyerek. Kadın "uykum v...
TOHUM (ÖYKÜ/BİLİM-KURGU) Yüzey dümdüzdü, hayal edilemeyecek kadar geniş ve pürüzsüz. Göz kamaştırıcı beyazlık, uçuk pembenin, sarının, mavinin hafif geçişleriyle sonsuza değin uzanıyordu. Boşluk değildi, hayal değildi... Nesneler vardı ve onlarla atmosfer daha da uyumlu ve çok güzeldi. Yavaşça salınıp duran nesneler; yukarıya, aşağıya, sağa, sola… Havada asılı kalmış dev su damlaları gibi ağır ağır süzülüp dalgalanan... İnsanların alışık olmadığı ölçülerde devasa ve tuhaf görünüşlü şeylerdi. Bildik yaşam biçimleriyle karşılaştırılacak şeyler değillerdi ve tecrübelerimizin dışındaki dünyalara ait varlıklardı. Her birisi onlarca kilometre yükseklikte, kilometrelerce genişlikte; gözü, kulağı, kolu, bacağı olmayan, sanki şeffaf, ışıklar yayan dev boyuttaki mikro hayvancıkları andırıyorlardı. İncecik çıngırak sesleri yayıyorlardı yüzeye; öyle derinden, bazen melodik. Bu çıkarabildikleri tek sesti. Düşünme ve iletişim esnasında nesneler parlak mavimsi ışıklar yayıyorlar, sürekli ışıl...
           SELÇUK BEYİN ÖZLEMİ (ÖYKÜ) Büyük masasın etrafına dizilmiş yönetim kurulu üyeleri aşırı bir dikkat ve memnuniyetle konuşmacıyı dinlemekteyken yönetim kurulu başkanı ve patronları Selçuk Beyin ortamdan uzak, ilgisiz ruh halini konuşmacının, "kârımızı geçen seneye göre iki kat artırdık," sözü bile değiştirmedi. Selçuk Bey orada bulunmak ile bulunmamak arasında kalmış bezgin haliyle dev ekrandan renkli şemaların geçişini dalgın dalgın öylece seyrediyordu. "Sayın Başkanım!" diye temkinle seslenen konuşmacıyı duymayan Selçuk Beyin böylesi halleriyle son zamanlarda pek sık karşılaşır olmuşlardı. Haftalık toplantılarda sık sık dalıp gidiyordu ama şirketin yılsonu toplantısında, hele de önemli kararların alındığı, yeni yatırımların planlandığı, kârlılığın açıklandığı böylesi bir toplantıya bile ilgisiz kalmasını da yadırgamadan edememişlerdi. "Başkanım!" diye daha yüksekçe tekrarladı konuşmacı. "Ha evet… Güzel, güzel." diyebildi. "...
          MASUMİYET (ÖYKÜ) Hoş bir bahar sabahında kızın odası bahar ışıltılarıyla ve buğulu çiçek kokularıyla doluydu. Kırpıştırdığı gözlerini ılık bakışlarla açtı. Güzel gözleri, çiçeklerin rengiyle sürmelenmişti sanki. İpeksi saçlarını parmaklarına dolayıp uzun kirpiklerinin üzerine bıraktı. Havayı, odayı kokladı derin derin. Nazik beyaz teninden yorganına sinen, dalga dalga yayılan tazeliğinin kokusunu duydu. Ah, ne hoştu... Vücudunun her kıvrımı, diri, taptaze çiçek kanatlarının andırıyordu. Ellerini vücudunda gezdirerek göğüslerinin dolgunluğunu hissetti. "Ben çok güzel bir kızım," dedi hafifçe gülümserken. "Bir tanrıçayım. Evet öyleyim. Kulağımın kıvrımları bile erkekleri etkilemeye yeter. Harikayım !.." Biraz yana dönerek, kolunu yataktan aşağıya sarkıttı. Güzel gözleri baharın parlak güneşine güldü. Sarkıttığı eliyle halının üzerinde parmaklarını gezdiriyordu. Önce halıya bir "T" harfi çizdi, sonra da "A". Sevgililerinin isimler...